Türkiye'de ordunun demokratik modernleşmesi


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: İstanbul Ticaret Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2017

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: İBRAHİM İNAL

Danışman: DAĞLAR MACAR OYA

Özet:

Antik Yunan’dan itibaren çatısı altında yaşadığı yurttaşlarının can ve mal güvenliğini korumak amacıyla ortaya çıkan devlet, bu temel fonksiyonunu ve kendi varlığını sürdürmek için birtakım kolluk kuvvetlerine gereksinim duymaktadır. Devletin sahip olduğu kolluk kuvvetlerinin başında silahlı kuvvetler gelmektedir. Silahlı kuvvetler ya da ordu, bir kural olarak toplum ve devlete yönelik iç ve dış tehditler karşısında iç ve dış güvenliğin sağlanmasında bir numaralı unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Tarihi süreç içinde silahlı kuvvetler, görevi olan iç ve dış güvenliği sağlarken, kimi zaman geleneksel olarak, kimi zaman da kendisine göre bir zaruri durum karşısında sivil otoritenin denetimi altındaki siyasete de müdahale etme gereği duymuş ve gerektiğinde sivil otoriteyi devre dışı bırakarak siyasette baş aktör olmuştur. Bu kapsamda ele alındığında, Türk siyasi hayatında da ordunun siyasete müdahalesi Osmanlı Devleti zamanından yakın tarihimize kadar devam eden bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Gerek Osmanlı devletinde, gerek Türkiye Cumhuriyeti’nde ordu, kendisine verilen “devleti ve milleti koruma” görevini sürdürmek ve kendi kendini kontrol edemeyen demokrasiyi” sağlam temeller üzerine oturtmak için siyasete müdahale etme hakkını kendisinde bulmuştur. Türkiye’de ordu gelenekten aldığı, toplumun gözünde olan “kutsallıktan” aldığı, devletin ve milletin bekasını, Cumhuriyetin ulus devlet ve laik yapısını koruma fonksiyonunun kendisine ait olduğu düşüncesi ile siyasete birçok defa müdahalede bulunmuştur. Bu düşünce ile ordu, 1960 ve 1980 askeri darbeleriyle doğrudan, 1971, 1997 ve 2007 muhtıra ve müdahaleleriyle dolaylı olarak siyasete yön vermiş, bekçilik fonksiyonunun üstlenildiği muhafız rejimler ve vesayet rejimleri ile benzerlikler göstermiştir. Ancak demokratik ve AB’ye adaylık süreci devam eden bir ülke olarak Türkiye’de ordunun depolitize olması, profesyonelleşmesi ve sivil otoritenin denetimine bağlı olması, bir diğer ifadeyle ordunun liberal demokrasiye konsolidasyonu gerekmektedir. Bu amaçla Türkiye’de birçok liberal demokratik uygulamalar yapılmış ve son dönemde bu bakımdan yeni bir anayasa yapılması gündeme gelmiştir. Bu bakımdan bu çalışma, Türk sivil hayatına olan müdahalelerinin neden - sonuç ilişkisi içinde incelenmesi, AB’ye aday bir ülke olarak yapılan demokratikleşme çabalarının analiz edilmesi ve önümüzdeki dönem içinde ordunun liberal demokrasiye entegrasyonu ve yeni bir anayasa çalışmalarının incelenmesi bakımından önem taşımaktadır.