Democratic consolidation in Tunisia and Libya in the aftermath of the Arab Spring


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: İstanbul Ticaret Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2022

Tezin Dili: İngilizce

Öğrenci: YA HADDY NJIE

Danışman: ÖZORAL BAŞAK

Özet:

The history of democracy in the Middle East and North Africa constitutes a central topic of discussion especially amongst Middle Eastern scholars. Many scholars prior to the 2011 Arab spring advanced very popular theories in explaining the status of democracy in the region. The unanimous agreement which is presented in the vast literature, is that the Arab World has a strong autocratic legacy. Almost all Arab countries in the MENA were ruled by autocrats prior to the uprising, and evaded third wave of democratization which many developing African and Latin American countries joined. Whiles some scholars pointed to Islam’s incompatibility with western democracy, others pointed to the rentier state as reasons behind the absence of democracy in MENA. The unprecedented wave of uprising in 2010, challenged the general assumption of authoritarian resilience in the region. As various dictators were ousted, and democratization talks emerged, many including the Arab protestors were optimistic that democracy would finally be attained in the region. Whiles Tunisia was celebrated for its admirable democratic outcomes, Libya remains chaotic and divide since the ousting of Gaddafi. Eleven years after the Arab Spring, it can be argued that democracy is yet to be fully consolidated where achieved, with Libya in deep chaos or still operating in undemocratic dispensations. With the recent political events and legitimacy crises in Tunisia and Libya, coupled with deteriorating and deep-rooted economic crises, this thesis argues that democracy is yet to be fully realized and consolidated using Tunisia and Libya as case studies. Key Words: Arab Spring, democracy, democratic consolidation, Libya, Tunisia, ÖZETOrtadoğu ve Kuzey Afrika'daki demokrasi tarihi, özellikle Orta Doğulu akademisyenler arasında merkezi bir tartışma konusu oluşturmaktadır. 2011 Arap baharından önce birçok bilim insanı, bölgedeki demokrasinin durumunu açıklamak için çok popüler teoriler geliştirdi. Geniş literatürde sunulan ortak görüş, Arap Dünyasının güçlü bir otokratik mirasa sahip olduğudur. MENA'daki neredeyse tüm Arap ülkeleri, ayaklanmadan önce otokratlar tarafından yönetiliyordu ve birçok gelişmekte olan Afrika ve Latin Amerika ülkesinin katıldığı üçüncü demokratikleşme dalgasından kaçındı. Bazı bilim adamları İslam'ın batı demokrasisi ile uyumsuzluğunu gösterirken, diğerleri MENA'da demokrasinin olmamasının nedeni olarak rantiye devleti gösterdi. 2010'daki benzeri görülmemiş ayaklanma dalgası, bölgedeki genel otoriter dirençlilik varsayımına meydan okudu. Çeşitli diktatörler devrilirken ve demokratikleşme görüşmeleri ortaya çıktıkça, Arap protestocular da dahil olmak üzere pek çok kişi, bölgede demokrasiye nihayet ulaşılacağı konusunda iyimserdi. Tunus, takdire şayan demokratik sonuçlarıyla kutlanırken, Libya, Kaddafi'nin devrilmesinden bu yana kaotik ve bölünmüş durumda. Arap Baharı'ndan on bir yıl sonra, demokrasinin, Libya'nın derin bir kaos içinde olması veya hala demokratik olmayan dönemlerde faaliyet göstermesi nedeniyle, demokrasinin elde edildiği yerde henüz tam olarak konsolide edilmediği iddia edilebilir. Tunus ve Libya'daki son siyasi olaylar ve meşruiyet krizleri, kötüleşen ve köklü ekonomik krizlerle çiftler ile bu tez, Tunus ve Libya'yı vaka çalışmaları olarak kullanarak demokrasinin henüz tam olarak gerçekleşmediğini ve konsolide edilmediğini savunuyor.Anahtar krlimeler: Arap Bahari, demokrasi, demokratik konsolidasyon, Libya, Tunus.TABLE OF