Ulus-devlet anlayışının, sarsıntılar geçirse de, hala etkinliğini korumasına karşın, bireysel kimliklerin temel alındığı bir hak arama mücadelesinin de yükseldiği "küresel dünya"da aidiyetlerin yön değiştirmesiyle, demokrasi çeşitli perspektiflerden yeniden formüle edildi. Bu perspektiflerden biri olarak, liberal kuramla demokrasi arasındaki gerilimi, yeni bir demokratik anlayışın çıkış noktası olarak gören radikal demokrasi anlayışının temeli, farklı kimliklerin tanınmasına dair taleplerin ivme kazandığı yeni dünya düzeninde, ortak değerler ve kolektif iradenin sınırlarının nasıl çizileceği, bireysel hak ve kimlik taleplerinin karşılık bulduğu görece kolektif bir düzenin nasıl bir demokrasi geleneği altında kurulacağı ve sürdürüleceği sorusu oldu. Bu makale, bu sorunun ardında, radikal demokrasi kuramcılarından Seyla Benhabib'in "Müzakereci Demokrasi Modeli"nin demokratik yinelemeler kavramı etrafında, sosyal medya platformlarının bir kamusal alan olma iddiasını, ve değişen politik kimliklerin aktör olduğu bu kamusal alanda yeni bir iletişim özgürlüğü anlayışını tartışmayı amaçlayan argümentatif bir çalışmadır.
Although nation idea has still protected its power even in the globalizing world, the rise of new world order with fluctuations on sense of belonging has pushed the democracy to be reformulated from a variety of perspectives. The radical democracy, one of these perspectives, sees the conflict between liberal theory and democracy as the fountainhead for itself. The key issue of radical democracy is the scope of collectivism and common values in the new identity-driven world individual rights demanded. This paper aims to discuss the argument of the social media platforms as public sphere and a new perspective for freedom of communication concept beyond the democratic iterations in Deliberative Model of Democracy, Seyla Benhabib's articulation by argumentative method.