Kıbrıs Adası tarihsel süreç içerisinde siyasi, toplumsal, askeri ve ticari açılardan önemli bir alan olmuştur. Osmanlı Devleti’nin hakimiyetinin ardından İngiltere’nin egemenliği altına giren Kıbrıs Adası, Yunanistan ile birleşme amacını taşıyan Enosis taraftarlarının Türklere yönelik saldırılarının ardından siyasi ve toplumsal bir kriz alanına dönüşmüştür. Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin garantörlüğünde yeni bir dönemin başladığı ada üzerinde siyasi uzlaşı bugün hala sağlanabilmiş değildir. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY)’nin adanın tek temsilcisi olarak AB üyeliğine kabul edilmesi krizi derinleştirmiştir. AB üyeliği ile derinleşen sorunlar dizisi GKRY’nin Doğu Akdeniz’deki tek taraflı Münhasır Ekonomik Bölge alanları belirleme ve bölge ülkeleri ile Deniz Yetki Alanları anlaşmalarını hayata geçirmesi ile daha da karmaşık hale gelmektedir. Bu çalışma, GKRY’nin Avrupa’nın da desteği ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)’yi göz ardı eden ve Zürih - Londra başta olmak üzere uluslararası antlaşma ve kararlarına aykırı olarak enerji bağlamında yürüttüğü politikalara odaklanmaktadır. Kıbrıs Sorununun tarihsel süreç içerisindeki gelişiminin ardından ada çevresinde enerji bağlamında atılan adımlar jeopolitik ve jeostratejik gelişmeler çerçevesinde ele alınmaktadır. Bu yaklaşım üzerinden KKTC’nin uluslararası hukuk bağlamında atabileceği yeni adımlar değerlendirilmiş; 2003 sonrası ortaya çıkan hidrokarbon gelişmeleri üzerinden KKTC’nin uluslararası aktör olarak tanınmasına yönelik olası fırsatlar ve politika önerileri sıralanmıştır.
Cyprus has been an important area in political, social, military and commercial terms throughout the historical process. Cyprus Island, which came under the sovereignty of Great Britain after the domination of the Ottoman Empire, later turned into a political and social crisis area after the attacks against the Turkish Cypriots by Enosis supporters who were aiming to unite with Greece. Turkey, Greece and Britain's political reconciliation on the island began a new era today still under the guarantee has not been provided. The series of problems that started with the acceptance of the Greek Cypriot Administration as the sole representative of the island to the EU membership, is further complicated by the policies of the Greek Cypriot Administration of determining the unilateral Exclusive Economic Zone areas in the Eastern Mediterranean and realizing the agreements on maritime jurisdictions with the regional countries. This study focuses on the policies of the GCASC, with the support of Europe, that ignore the TRNC and contradict the international agreements and decisions, especially in Zurich and London. Following the development of the Cyprus Problem in the historical process, the steps taken in the field of energy around the island are addressed within the framework of geopolitical and geostrategic developments. Through this approach, the new steps that the TRNC can take in the context of international law have been tried to be evaluated, and the possible opportunities to be recognized as an international actor through the hydrocarbon developments after 2003 have been put forward as policy recommendations.