ONTOLOJİK GÜVENLİK ARAYIŞI: ERKEN CUMHURİYET DÖNEMİNDE YENİ TÜRKİYE’NIN BİYOGRAFİK ANLATISI


Creative Commons License

Gülbak O.

İstanbul Ticaret Üniversitesi Dış Ticaret Dergisi, cilt.1, sa.3, ss.69-79, 2023 (Hakemli Dergi)

Özet

Bu makale, erken Cumhuriyet döneminde (1920'ler ve 1930'lar) söylenegelmiş Yeni Türkiye anlatısının
kavramsal bir açıklamasını sunmaktadır. Yeni Türkiye'nin temel işlevlerini ve kullanım amaçlarını
anlamak için ontolojik güvenlik ve biyografik anlatı kavramlarından faydalanmaktadır. Betimleyici
metod kullanan bu çalışma, ontolojik güvenlik ve biyografik anlatı kavramlarının yeni bir devlet kimliği
olarak Cumhuriyetin kuruluşunu, bu kimliğe zemin teşkil eden Yeni Türkiye anlatısından ayrı
düşünülmemesi gerektiğini vurgulamaktadır. Bu biyografik anlatının, Cumhuriyete uluslararası sahada
istikrarlı bir kimlik oluşturma sürecine zemin teşkil etmesiyle ilişkilendirmekte; aynı zamanda, ulusal
alanda da öz-kimlik sürecini oluşturan devlet-oluş dinamiklerini anlamak için faydalı bir çerçeve
sunduğunu önermektedir. Çalışma, dönemin başat siyasal aktörleri olan Atatürk ve İnönü’nün Yeni
Türkiye anlatısıyla yalnızca Cumhuriyet devletinin fiziksel güvenlik gereksinimleri düşünmediklerini,
aynı zamanda bu devlete dün, bugün ve yarın arasında tutarlı bir kimlik ve öz-kimlik oluşturmaya
çalışarak ontolojik güvenlik arayışında olduklarını da öne sürecektir

This article presents a conceptual account of the narrative of New Turkey in the early Turkish Republic
period (1920s and 1930s). It adopts the biographical narrative concept from ontological security theory
to understand the main functions and intentions in the narrative of New Turkey. Employing a descriptive
method, this conceptual study emphasizes that the concepts of ontological security and biographical
narrative should not be separated from the establishment of the Republic as a new state identity and the
New Turkey narrative that forms the basis of this identity. It relates this biographical narrative to the
way in which it provided the basis for the process of establishing a stable identity for the Republic on
the international arena and suggests that it also provides a useful framework for understanding the
dynamics of state-formation that constituted the process of self-identity on the domestic stage. The paper
will argue that the dominant political actors of the period, Atatürk and İnönü, through the narrative of
New Turkey, were not only concerned with the physical security needs of the Republican state, but also
sought ontological security by attempting to create a coherent identity and self-identity for the state
between yesterday, today and tomorrow.