İstanbul coğrafi konumu ve jeopolitik önemi nedeniyle, tarihi boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Osmanlı Dönemi’nde de bu kozmopolit yapı sürdürülmüştür. Osmanlı İmparatorluğu’nda 19. yüzyılda başlayan reform hareketlerinin sonucunda ve Kırım Savaşı’nın sona ermesiyle, özellikle II. Abdülhamid döneminde, İstanbul’a yabancılar akın etmeye başlamışlardır. Şehir genişlemekte, modern ihtiyaçlara cevap verecek değişik yapılara ihtiyaç artmakta, gelişmiş altyapı projelerinin de inşa edilmesi gerekmekteydi. Bu ihtiyaçları karşılayacak yerel mimar sayısı oldukça az olduğundan, Osmanlı hükümeti uzmanlık ve yardım için Avrupalı mimar ve mühendislere başvurmuştur. Yabancı mimarların etkisi gerçekte çok geniş kapsamlı bir konu olduğundan bu çalışmada, sadece Almanca konuşulan ülkelerin (germanofon) mimar ve mühendislerinin İstanbul'un mimari mirasına katkıları araştırılmış, tasarladıkları yapılar ve kent üzerindeki etkilerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Türk-Alman ilişkileri Türkiye tarihinde önemli bir yeri olduğundan ve özellikle ilk etkileşim İstanbul’da olduğundan, çalışma sadece İstanbul’daki faaliyetleri ve yoğun olduğu 19-20.yy dönemi kapsamaktadır. Geç Osmanlı döneminde, İstanbul'u şekillendiren ekonomik, politik ve kültürel güçlere bakarak, Osmanlı İmparatorluğu ile Alman İmparatorluğu arasındaki geniş kültürel alışverişin kültürümüze etkilerini ve İki dünya savaşı arasında Nazi Almanya’sından Türkiye’ye sığınan Alman ve Avusturyalı mimarların, özellikle üniversiteler ve kent planlaması üzerindeki etkileri araştırma kapsamında ele alınmıştır. Son olarak İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra azalan etkileşimin nedenleri incelenerek, yaklaşık 200 yüz yıl süren Almanca konuşan ülkelerin mimarlarının kendi kültürlerini yansıtan tasarımlarının, İstanbul'un kent kimliği üzerindeki etkileri incelenmiştir. Farklı dillerde yazılmış çok sayıda kaynağa ulaşılmış, ancak konuyu tek bir kaynakta, bütünsel olarak ele alan eserlere veya çalışmalara pek rastlanmamıştır. Çalışmanın sonucunda İstanbul’da çalışmış ve bilgisine ulaşılmış tüm mimarların ve eserlerinin ayrıntılı bir listesi verilmiştir. Bu amaç ve hedefle çok sayıda literatür, arşiv, tarih süreci, haritalar incelenmiş ve yerinde gözlemler yapılmıştır.
Istanbul’s geographical position and geopolitical prominence attracted various cultures throughout history, and this cosmopolitan structure remained during the Ottoman period. With the reformative movements that emerged in the late 19th century as well as the end of the Crimean War, the city witnessed an influx of foreigners. As a result of modernization activities, the city started to expand; the requirement for contemporary structures increased, which in turn necessitated the construction of advanced infrastructure projects. Due to the scarcity of local architects with the necessary competence, the Ottoman government referred to European architects and engineers for their assistance. Since the influence of foreign architects is a very comprehensive subject, this study has been narrowed to the contributions of architects and engineers from German-speaking countries. Since Turkish-German relations have a significant position in Turkey’s history, and notably the initial interactions took place in Istanbul, this research exclusively examines the activities in Istanbul and the period of the 19th and 20th centuries when they were intensive. The economic, political, and cultural factors and the vast cultural exchange between the two countries during the late Ottoman period, the inter-war period with the activities of German and Austrian architects who sought refuge in Turkey from Nazi Germany in universities and urban planning, and finally, the causes of the decreasing interaction after WWII, were investigated. This study focuses on the work of Germanophone architects reflecting their own national cultures, lasting nearly 200 years in the fields of design and education in Istanbul. While there are several publications on the subject, there are few that provide a comprehensive overview of the subject in one place. As a result, a comprehensive list of all architects who worked in Istanbul and their works was produced, and they were marked on a map. For this goal and target, literature, historical processes, and maps were reviewed. The information has been summarized in a chronological table format, and reference has been made to some lesser-known names, which consequently have not been thoroughly researched yet.